19 Ocak 2014 Pazar

Alaska'nın Peşinde - Yorum


Bu kitap okuduğum en derin, en düşündürücü, en "hadi ama olmaz ki böyle şey o benim en sevdiğim karakterdi" kitaptı. 

Bolca ağlattı Green yine beni ve bolca da güldürdü. Yatılı okul maceralarını iyi bilirim ve bu kitapta okuduklarım beni çok şaşırtmadı.

Kitap önce geri sayımla başlıyor. Yazar önce sizi "acaba ne olacak?" sendromuna sokuyor, bu süreçte bin bir türlü tahminde bulunuyorsunuz ve geliyor büyük gün! Hiç beklemediğiniz bir şeyle karşılaşıyor neye ağlayacağınızı şaşırıyorsunuz. Hemen ardından ileri sayım başlıyor. 

John Green yine harika bir iş çıkarmış bu romanda. Alaska benim en sevdiğim karakterdi, düşünce yapısı bakımından kendimi buldum onda. Tıknaz -asıl adı Miles ama bir yatılı lise klasiği takma adların orijinalliği- bambaşka bir hayat kuruyor kendine. Albay, Takumi ve Lara yine çok sevdiğim karakterler oldular ama uzun süreli hafızama atıldıklarını söyleyemem.

Alaska'nın Peşinde derinlik, bir şeyleri sorgulama, ölümü düşünme, hayata bakış açısını değiştirme ve kültürlenme (Tıknaz'ın son söz takıntısı beni çok etkiledi ve bir çoğu aklıma kazındı doğrusu) konusunda size çok şey katacak bir kitap. Kurgusal olup da beni düşünmeye iten en harika kitaptı. Çok sevdim, çok bağlandım ama maalesef kitap benim değildi. İstediğim zaman açıp okuyamayacağım. 

John Green her açıdan çok sevdiğim bir yazar oldu çıktı. En yakın zamanda Kağıttan Kentleri'de okumayı planlıyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder