20 Ocak 2014 Pazartesi

Providence Üçlemesi #1 Araf - Yorum



Araf, Jamie'den beklediğim gibi bir kitaptı. Açıkçası Tatlı Bela Ve Ayaklı Bela'dan sonra onu gayet iyi tanıdığımı düşünüyorum. Çünkü kitapta olmasını beklediğim çoğu şey oldu. Şaşırmadım, şok olmadım diyemem. Bazı sahneler gerçekten çok akıllıca yazılmıştı ki hepsinde yerimden zıpladım. Sadece kitabın çok kuru kuru bittiğini düşünüyorum. En başı ise tam tersiydi. İlk sayfayı okudum, çevirdim ve diğer sayfayı okumaya başlamamla ağlamaya başlamam bir oldu. Yahu okuyucu ağlatılır da ilk sayfadan mı ağlatılır be Jamie, ha? 

Tam diyordum ki, Jamie ilk defa nefret ettiğim bir ana karakter yaratmıştı Tatlı Bela'da, bu kitapta ise tam tersi olacağa benziyor. Tam Nigh'ı -Evet, ona bu isimle seslenmeye bayılıyorum. Bundan neden hoşlanmadığına dair en ufak bir fikrim yok.- seveceğime inanmış onu da bağrıma bastığım diğer karakterlerin arasına alıyordum ki o büyük ve geri dönülemez hatayı yaptı. 

Birilerini korumak için sevdiği adamdan/kadından vazgeçen karakterler bu olay yaygınlaşmadan önce sinirimi bozmaktan öteye geçemiyordu ancak gittikçe arttı ve klişeleşti. O kadar çok karşıma çıktı ki artık nefret ettim. Nigh'dan nefret etmiyorum, Abs kadar değil en azından ama ona karşı tüm sempatimi de kaybettim açıkçası.

Jared'a gelecek olursak, Travis gibi efsane bir erkek karakter bekliyordum ve Jamie bu beklentimi büyük oranda karşıladı. Ama onda da hoşuma gitmeyen özellikler yok değil. Mesela Nigh'a sürekli "İyi misin?" diye sorması bir yerden sonra çok gözüme batmaya başladı. Anlıyorum korumacı özelliği çok gelişmiş -Sonuçta görevi bu değil mi?- ancak bu abartıya kaçıyordu. Sanki kız sürekli kafasına dayanmış bir namluyla geziyor gibi -Aslına bakarsanız bunun bir kısmı doğru.- davranıyordu. Bu özelliği dışında Jamie'nin mükemmel erkek profiline tamamen uyuyordu. (Ki Jamie'nin mükemmel erkek profili Travis oluyor.)

Ryan en başından beri illet ettiğim bir karakterdi. Yahu bir insan bu kadar mı yapışık olur? Git diyorsun gitmiyor, sus diyorsun susmuyor. Yok efendim neymiş savaşacakmış. Nereye savaşıyor anlamıyorum ki kimin ne olduğu açıkça ortada değil mi? Onun için bu kadar kelime kullanmam bile fazla bence o derece nefret ettim siz düşünün artık.

Claire'e gelecek olursak. Kendisi benim kitap boyunca en sevdiğim karakter oldu. Nigh ne kadar gözümden düşse de hep onların arasının çok yakın olmasını bekledim. Erkek arkadaşının kız kardeşiyle yakın olmak kulağa çok hoş gelmiyor mu? Gerçi Claire'e görümceklik de-Görümce ve örümceğin karışımı olan bu kelime benim sözlüğümde görümcenin kötü şeyler yapması anlamına geliyor.- yakışırdı. Claire gibi güçlü, zeki, dakik ve kendi başının çaresine bakabilen kız karakterlere hep hayran kalmışımdır. O da bunun en büyük örneğiydi benim gözümde. Yaşı ve cinsiyeti itibariyle herkesin hor göreceği biri ancak o kendini bu konuda çoktan ispatlamış. Kitabın yarısından fazlasında gözlerim Claire'in adını aradı. Çoğu kişinin aksine Jared sahnelerinden çok Claire sahnelerini iple çektim diyebilirim. 

Kurgu fantastik ögeleri göz önünde bulundurmadığımız da çok basit gibi görünüyor gözümüze. Bilirsiniz klasik aşk hikayelerinden biri gibi. Sanki hiç aksiyon olmayacak gibi. Zaten benim gözümde Araf'ın Tatlı Belada'dan bir tık önde olmasının en büyük sebebi buydu. Fantastik ögeler Tatlı Bela'ya ek olarak heyecan katmış kitaba. Gerildiğimi, heyecanlandığımı, henüz sayfanın sonunu okumadan diğerine geçtiğimi sonrasında 'napıyorsun sen?' diyerek atladığım kısmı okuduğumu ve adrenalin hormonunu her zerresine kadar hissettiğimi bilirim. 



Ayrıca kitabın ilk ve son sayfalarında bunlardan vardı. Yanılmıyorsam Tatlı Bela ve Ayaklı Bela'da da böyle bir jest yapılmıştı. Böyle şeyler çok hoşuma gidiyor. Kitabı okumaya başlamadan önce kapak hakkında yorumum kar küresinin bahsinin bir yerde geçeceği yönündeydi. Hediye ya da en azından sohbet vs. gibi ama olmadığı için biraz hayal kırıklığına uğradım. Kitabın melekler hakkında olduğunu bilmiyordum çünkü arka kapak yazılarını okumuyorum ve kitapları araştırırken içeriklerini okumamaya özen gösteriyorum. 

Araf'ı zevkle okudum. Küçük bir kaçamak yapmak isteyip saatlerce başından kalkamayacağınız bir kitaptır bu. Fantastik seviyorum ama kuru kuru da gitmiyor diyorsanız, aşkla harmanlanmış macerayı tatmak istiyorsanız bu kitap sizin için yazılmış olabilir. Bence hemen bir kitapçıya koşup kitabınızı edinin ve okuduğunuz her kelimesinde önce Jamie'ye, sonra da onu bize verdiği için Allah'a teşekkür edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder